TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA YUNUS SURESİ 46. VE 50. AYETLER

46- Onlara vaaldcttiğimiz azabın bir kısmını, ya sana hayattayken gösteririz veya göstermeden önce seni vefat ettiririz. Fakat değişen birşey olmaz. Çünkü onların dönüşü bizedir. Sonra Allah, yaptıklarına da şahittir.
Ey Muhammed, biz, ya sen hayattayken, o müşriklere vaadettiğimiz azaplardan birkısmmi onlara vererek sana gösteririz. Böylece onlara ne yaptığımızı bizzat dünyadayken müşahade etmiş olursun. Yahut ta onlara vaadettiğimiz azap, başlarına gelmeden önce seni vefat ettiririz. Bu hal onlan şımartmasın. Çünkü onlar âhirette mutlaka huzurumuza çıkacak ve yaptıklarının cezasını göreceklerdir. Kötü amellerinden herhangi birini inkâr etmeleri mümkün değildir. Zira Allah, yaptıklarına şahittir. [1][64]
47- Her ümmetin bir Peygamberi vardır. Peygamberleri geldiğine aralarında mutlak bir adaletle hükmolunur. Onlara asla zulmedilmez.
Geçmiş her ümmetin, insanları Allahin dinine ve ona itaatta davet eden bir Peygamberi olmuştur. Âhirette o ümmeterin Peygamberleri hesap görme yerine gelince, ümmetin fertleri arasında adaletle hükmedilecek, onlara herhangi bir haksızlık yapılmayacaktır.
Ahlirette her ümmet, Allahin huzuruna Peygamberleriyle birlikte çıkacak, onların yapmış olduğu ameller ve kendilerini koruyan Melekler, o ümmetlerin dünyada yaptıklarına dair şahitlik edeceklerdir. Neticede aralarında hüküm verilecek, herkese layık olduğu ceza veya mükâfaat verilecek, hiçbir kimseye zulmedilmeyecektîr. [2][65]
48- “Eğer doğru söylüyorsanız bu vaadedilcn ne zamandır?” derler.
Müşrikler: “Eğer doğru söylüyorsanız, bize vaadettiğiniz kıymetin kopması ne zaman olacaktır?” derler.
Kıyametin kopacağına inanmayan kâfir ve müşrikler: “Eğer böyle bir şey varsa hemen olsun veya zamanı tayin edilsin.” şeklinde isteklerde bulunmuşlardır. Bu husus, Kur’an-ı Kerim’in çeşitli âyetlerinde zikredilmiştir. Mesela şu âyette buyruluyor ki: “Kıyamet gününe iman etmeyenler, kıyametin acele olarak kopmasını isterler. îman edenler ise ondan korkarlar ve onun bir gerçek olduğunu bilirler. Şunu iyi bilin ki, kıyamet hakkında münakaşa edenler derin bir sapıklık [3][66]
49- De kî: “Allarım dilediğinin dışında benîm, kendime ne bir zarar ne de bir fayda sağlamaya gücüm yeter. Her ümmetin bîr eceli vardır. Ecelleri geldiğinde, onu ne biran geciktirebilirler ne de öne alabilirler?
Ey Muhammed kendilerine vaaedilen azabın acele gelmesini isteyenler ve kıyametin ne zaman kopacağını soranlara de ki: “Onun ne zaman kopacağını Allah bilir. Onu koparacak olan da Allahtir.Ben, Allanın izni olmadıkça bizzat kendime bile bir zarar veya menfaat sağlayacak güce sahip değilim. Kıyametin kopacağını kendiliğimden nasıl bilir de onu haber verebilirim? Ancak şunu bilin ki, her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an ertelenirler ne de bir an öne alınırlar.
Bu hususta diğer âyetlerde de şöyle buyurulmaktadır: “Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat Allah onlan, belli bir vakte kadar erteler. Vadeleri geldiğinde, onu ne bir an erteleyebilirler ne de bir an öne alabilirler. [4][67]“Hiçbir ümmet, ecelini ne öne alabilir, ne de erteleyebilir. [5][68]“Allah, eceli gelen canı, hiçbir zaman mühlet verip geri almaz. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. [6][69]
50- De ki: “Söyleyin bana, AHahın azabı size gece veya gündüz gelirse ne yaparsınız? Suçlular bunda niye acele ediyorlar?”
Ey Muhammed, sen bu müşriklere de ki: “Şayet Allahın azabı sizlere geceleyin veya gündüzleyin gelir de kıyamet koparsa haliniz ne olur? Allahı ve Peygamberini inkâr eden suçlular acaba bu konuda niçin acele ediyorlar? Allahın azabına uğrayacak olanlar onlardır. Onlar, bu azabı kendilerinden uzaklaştıracak güce sahip midirler? [7][70]